Öğrenmeyi öğrenmek
Günümüzde değişimin sürekli artan hızı çalışanlardan beklentiyi yükseltiyor. Bu, işinizi yaparken büyüme fırsatlarını gözlemeyi ve farklı yetkinlikler edinmeyi gerektiriyor. Başarı için, denemeye istek göstermeli ve defalarca yeniden çıraklıktan geçmeyi göze almalısınız. Liderlik öğrenmekle başlar; iş kitapları, yönetim kitapları ve kişisel gelişim kitapları, bu konudaki en büyük yardımcınızdır. Öğrenmede başarılı olan kişilerde bazı genel özellik bulunuyor. Bu kişiler, yeni becerileri anlamayı ve bunlarda ustalaşmayı gerçekten istiyor, kendini açık ve net şekilde görüyor, sürekli düşünüyor, iyi sorular soruyor ve öğrenme eğrisinde ilerlerken yaptıkları hataları hoşgörüyle karşılıyor.
İstek
“Kişi bir şeye ya istek duyar ya da duymaz” diye düşünmek, işin kolayına kaçmak olur. Oysa kişi duyduğu isteğin düzeyini yükseltebilir. Bir şey öğrenmek istediğimizde bunu öğrenmenin bize kazandıracaklarına odaklanırız ve bunun meyvelerini toplayacağımız mutlu bir geleceği gözümüzde canlandırırız. Bu da bizi eyleme geçmeye iter. Araştırmalar, odağımızı zorluklardan faydaya kaydırmanın, ilk başta ilgimizi çekmeyen şeylere yönelik isteğimizi artırmanın iyi bir yolu olduğunu söylüyor.
Öz farkındalık
Öz farkındalık kişinin güçlü ve zayıf yanlarını, kendini motive eden şeyleri, değerlerini ve bunların diğer insanlar üzerindeki etkisini bilmesidir. Kendimize daha net bakabildiğimizde, geliştirmemiz gereken becerilerimizin de farkına varırız. Her şeyi bildiğini iddia edenler genelde elindeki bilgiyle yetinen ve ötesini merak etmeyenlerdir. Öz farkındalığı yüksek kişiler böyle bir kibrin kölesi olmazlar çünkü dünyada öğrenecek daha çok şey olduğunun farkındadırlar.
Merak
Merak ve tutkularının ışığında ilerleyenler; sorgulamayan, öğrenmeye açık olmayan, koşullara uyum sağlamayı ilerlemenin ve değişimin önüne koyanlara göre çok daha iyi fırsatlarla karşılaşır. İşin nasıl daha iyi yapılacağını, sorunların nasıl çözüleceğini, kaynakların nasıl daha verimli kullanılacağını merak eden kişiler, inovatif çözümler bulmaya daha yatkındır. İşimize olan merakımız ve ilgi alanlarımızın çeşitliliği hayal gücümüzü artırır, dolayısıyla zihinsel yaşamımızı zenginleştirir. Merakımız sayesinde öğrenir, kendimizi geliştirir ve ilerleriz. Keşfetme ve öğrenmeye duyduğumuz merak, hayata bağlılığımızı ve yaşam enerjimizi artırır.
Etkiye açık olmak
Bazı konularda iyi, hatta mükemmel noktaya ulaştığımızda, o kadar iyi olmadığımız başka alanlara pek dönmek istemeyiz. Güçlü yönlerimizi öne çıkarmak isteriz. Yeni bir şeyi öğrenmeye çalışıp bocaladığımızda, kafamızdan ürkütücü düşünceler geçer: “Bunu asla beceremeyeceğim” gibi… Kafamızdaki bu düşünceler bizi öğrenmeye kapatır. Yeni başlayan biri için ideal bakış açısı hem etkiye açık hem de dengeli olmaktır: “Başta iyi yapamayacağım, çünkü daha önce hiç yapmadım. Ama zamanla öğrenebileceğimi biliyorum” diye düşünmektir.
